Herşey yine futbol hayatımla başladı. Osmanlı devleti gibi yıkılma dönemine girmiştim hayallerimin sonuna doğru yaklaşıyordum ama inatla bunu kabul etmek istemiyordum uğraşıyordum çırpınıyordum birilerini bulup bir aracı bulup bir kulüple bağlantı kurup yeniden başlamayı. Petrol dökülmüş denizin içinde ki kuş gibiyim çırpınıp duruyorum ama kanatlarım çıkmıyor yapışıp kalmışım, sonumu görüyorum ama nefes almak için çabalıyorum işte. Lise son sınıftayım, herkes lise 3 ün ikinci döneminden dershanelere kayıt olmuş üniversite sınavına çalışmaya başlamış ki ben hala futbolcu olup zengin olup özel üniversite de okuma hayalleri kuruyorum. Lise 4 başladı 2 ay falan geçti ortada bişey yok tabi ben psikolojik bunalımlara girmişim kendimde değilim. Okul başlamadan önce ben yine tanıdık birileri arıyorum böyle internette tanıştığım Ordu da yaşayan Emre adında bir adamdan medet ummuştum tanıdığın bi kulüp var mı oynayan arkadaşın var mı diye.. Parkta öyle koşuyorum falan kendimce formda olmaya çalışıyorum gerçeklerle yüzleşme zamanını geldiğini anladım bi yandan koşuyorum bi yandan ağlıyorum. Kulaklığımı takmışım müzik dinlerken tempolu bir şekilde koşuyorum 30 dakika olmuş ilk başladığım günler aklıma geliyor yaptığım maçları düşünüyorum ilk gün ki heyecanı düşünüyorum gözlerimden yaşlar akıyor engel olamıyorum. Neyse bitirdim eve gittim annem Bursa'ya gitmişti babam evde televizyon izliyor eve girdim hemen üstümü falan çıkardım girdim banyoya kapıyı kitledim duşa kabinde açtık suyu babam duymasın diye oturdum hıçkıra hıçkıra ağladım. Hergün her maç her pozisyon soyunma odası heyecanı yeni malzeme (eşofman yada tişört takımı) alınca bayramlık almış çocuk gibi akşamları mutluluktan uyuyamadığım geceleri sabahları yarım saatten fazla süren otobüs yolculuklarım falan hepsini hatırladım durmadı göz yaşlarım zor toparladım o gece kendimi..
Abim aradı kız arkadaşımla pursaklarda beraberiz geziyoruz, "Seni dershaneye yazdıracam bu böyle olmayacak üniversite sınavına gireceksin daha ders çalıştığın yok babamla konuştum kayıt olacaksın ben şimdi dershane araştırıyorum akşam Sincan'a gel kayıt olacaksın" dedi. Benim hayatımda abimgil ne derse o olur ne sorgularım ne reddederim. Çünkü bilirim benim için en iyisini istediklerini aslında dediklerini yapsam bana faydalı olacağını o yüzden sorgulamam. Benim buralara bu şekilde gelmem böyle bi insan olmam da en büyük pay abilerimdedir zaten. O gün akşam bi dershaneye kayıt oldum abim yolda bi fırçaladı beni "Gidişatın hiç hayırlı değil bu duruma bi dur demek lazım artık adam akıllı ders çalışacaksın, kız arkadaşınla arana mesafe mi koyuyosan napıyosan yap" dedi. Neyse hergün okuldan çık dershaneye yürü bir yılım bitti, tabi para yok yine (ne zaman oldu ki anasını satayım) okuldan çıkıyorum kar kış yağmur yaz falan dinlemeden hergün yürüdüm. Sabah erken evden çıktığım için hava buz gibi olurdu meşhur Ankara ayazı, öğlen hava ısınırdı sırtımda montla işkence gibi gelirdi bana. Kazanamadık o sene iyi bu puan alamadım bi daha hazırlandım mezun olarak. Harika insanların olduğu muhteşem eğlendiğim bazen sinir krizleri geçirdiğim aile ortamında bi dershaneydi. Sınava girecez YGS sınavına benim hedefim en kötü 70.000 sıralama yapmak bi açıklandı 100.000 deyim ben kötü oldum ağlıyorum inanamıyorum kendime ama deli gibi çalışıyorum yani ötesi yoktu benim için. Neyse dedik LYS de toparlayacam yine deli gibi çalıştım baya yaptım herkes benden iyi sonuç bekliyor, istediğim yer Anadolu Üniversitesi Uçak Motor-Gövde ve Bakım bölümüydü 50.000 de alıyordu. Ben 50.000 yaparım ama işimi garantiye alayım dedim 30.000 için uğraşıyorum sınava girdik matematik sınavı bok gibi. Fen e girdik fizik te 23 soru yaptım en kötü ihtimal 22 doğru 1 yanlış olur o kadar eminim kendimden. Sonuç bi açıklandı okul puanı falan eklemiş 110.000 bindeyim. Fizik : 12 Doğru 11 Yanlış. İşte orda bi hayalim daha bitti.. Rehberlik hocam aradı konuştuk falan bana "Karabük Üniversitesi Raylı Sistemler" i bi araştır dedi orayı yazarız dedi. Ben o zamanlar Bahçelievler 7. Cadde de Kahve Dünyasında garsonluk yapıyorum. İşe gidip gelirken internetten üniversiteleri araştırıyorum falan kiminle konuşuyorsam karabüğü önermiyor bana 10 kişiyle konuştuysam 8 i önermedi. Sen yapamazsın senin gibi hareketli yaşayan insana göre bi yer değil dediler. Aynı yerde çalıştığım bi garson önerdi bide lise arkadaşımla otobüste rast geldik o önerdi bana. Ve tercihlere yazdım bende, sonuçlar açıklandı : Karabük Üniversitesi Raylı Sistemler Mühendisliği 1. Öğretim Türkçe hüzüne yolculuk.. Hemen arkadaşları arama faslına geçtim ama karabük nerede bilmiyorum ki. Atlası açtım haritada Karabüğü araştırdım zar zor buldum.
Kayıt işlemleri falan derken yurda yerleştik zaman geçti işte yolumuz Karabük'e düştü. Yurda yerleştim oda arkadaşım geldi tanıştık falan akşam tanıdığım arkadaşlarla buluştum derken ilk gün büyük bir hüzün büyük bir yalnızlıkla başladı. Geri kalan kısmı ilerleyen zamanlarda yazacağım yine ama en kötüsü oldu başıma geldi. Olmadığım bir insana dönüştüm.
Yerinde duramayan 2 gün evde otursun bunalan bir insan , hergün bişeyler yapmak isteyen hergün farklı şeylerle ilgilenmek isteyen birisi nasıl olurda Karabük'te yaşayabilir? Zaten bunu okuyan bi karabüklü olursa diyeceği tek şey şudur: "Beğenmiyorsan gelme abisinin zorla tutan mı var?" ulan zorla tutuluyoruz işte keyfimizden bu saçma sapan şehir olamamış köyde yaşıyoruz. Bir insanın kanının hareketli olduğu hayatını en dolu yaşacağı zamanlarında en enerjik yaşında Karabük'te yaşamak zorunda kalıyorsa işte bu rakı masasının ana konusu olacak derecede hüzünlüdür. Bu şehir bana evden çıkmamayı odanda oturmayı hergününü aynı odada geçirmeyi öğretti bunu bana aşıladı alıştırdı bunu bana. Ama ben bu değilim ki şuan yaşayan kişi ben değilim, sanki ben uyuyorum bi köşede benim maskemi takıp başkası yaşıyor bu hayatı ve ben 4 yıl sonra uyanıp burdan gittiğimde yaşamaya devam edecek gibi hissediyorum. Kafama tak ediyor gideceğim diyorum başka üniversiteye gideceğim diyorum ama bişey çıkıyor kalıyorum burda. Ailem bi umutla bekliyor beni, kim bilir ne gururlanarak anlatıyorlar beni oğlumuz mühendis olacak diye. İlerde ailem olacak belki çocuklarım olacak onlar benim gibi parasız kalmasın güzelce yaşasınlar istiyorum işte o yüzden okuyorum burda. Önce ailemin umutları, mezuniyetimde annemin mutluluk göz yaşları babamın ağlamamak için kendini sıkarak titreyen dudaklarını hayal ediyorum ve sabrediyorum. Ailem için geleceğim için kendimden vazgeçiyorum ulan ben. İnsan güzel bir güne gözünü açınca mutlu olmaz mı ya? Kahvaltı hazırlıyorum kendime ve ben güzel bi kahvaltı yapmayı çok seven insanımdır. Açıp Neşet Ertaş dinliyorum kahvaltı masam rakı masasına dönüyor. Evden çıkınca hüzünle üzüntüyle çıkıyorum ya. Evden çıkamıyorum çünkü çıkmak istemiyorum. Napayım sıradan hepsi birbirinin kopyası olan kafelerden birisine gidip oturup bir bardak çaya 2.5 tl mi vereyim? İşte bundan başka yapacak aktivitesi olmayan bir şehir düşünün. Canım sıkılıyor yürüyeyim rahatlarım diyorum yürünecek adam gibi bi yer yok adam gibi bi parkı yok ki içimizi rahatlatalım. Benim hayallerim bu değildi ki. Ben istiyodum 1+1 yada 2+1 evde 2-3 arkadaş kalalım öğlen okul bitince akşam bi barda garsonluk yapayım müzik olsun içinde böyle rock grubu çıksın 2-3 e kadar çalışayım hem paramı kazanayım hem eğleneyim istiyordum. Evde boş boş oturacak fazla vaktim olsun istemiyorum yeni yeni insanlarla tanışayım bilgili insanlara tanışayım oturup iki sohbet ettiğimde yeni şeyler öğreneyim masasına gidip sipariş alırken bile o insandan bişeyler kapayım isterken hayatında "Ali Ata Bak" dan başka kitap okumayan hayata at gözlüğüyle bakan hiçbir hayat felsefesi yada hayat düşüncesi olmayan sırf ailesinden uzaklaşmak yada kızlarla-erkeklerle gezip tozma hayaliyle üniversiteye gelen insanlarla muhattap oluyorum. Dedim ki sınava tekrar girecem gideceğim kafaya koydum sonra bi haber geliyor ki bahar şenliklerinde Athena geliyormuş bende o sıralar deli gibi Athena dinliyorum konserlerine falan gidiyorum. Konsere gittik güldük eğlendik falan sonra planım arka planda geldi diğer sene yine tekrar nüksetti sınava girecem falan bi bakıyorum bölümüm üzerine yeni gelişmeler oluyor ben bir kaç önemli insanla tanışıyorum falan derken hevesleniyorum yine yatıyor planım. Yani anlayacağınız ben burda hapis hayatı yaşamaya mahkum edildim. Burası yazılmış kaderime bırakıp gidemicem..
Hayal ettiğini yaşayamıyorsun zaten hayaller hep suya batmak için kuruluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder