Bugün mutlu oldum, ve gerçekten mutlu olduğumu hissettim, ne yapacağımı bilemedim, rüya gibiydi.
Safranboluspor da ikinci maça çıktım. Heyecanlıyım, basit hatalar falan yapıyorum. Maç içerisinde korner oldu ve gittim bende, top sekti havalandı bende karambol olsun diye çıktım ama kaleci topa çıkmadığı için gol oldu. Topa vurdum gözlerimi açtığımda top kaleye gidiyordu ve gol oldu hakem düdüğü çaldı ben ellerimi başımın arasına aldım çünkü ne oldu anlamadım çok şaşkındım. Resmi maçlarda ilk golümü atmıştım. O kadar güzel bi duyguydu ki o kadar mutlu oldum ki şuan düşündükçe mutlu oluyorum. Özlemiştim be bu kadar mutlu olmayı, mutlu olduğumu hissetmeyi.
Bir Delinin Yazdıkları
Huzur-a Sohbet

İki Kelimeyi Biraraya Getirip Sohbet Etmeye Ne Dersin ?
Hayal

Venedik'te kayıklara binip o güzelliğin arasında huzur bulmak gibi bir hayalim var.
7 Şubat 2016 Pazar
Ne mi oldu ?
Futbol tekrardan döndü hayatıma.
Futbola başladım, araştırdım soruşturdum hazırlandım falan derken herşeyi yaptım ve sonunda Safranbolusporla antremanlara çıkmaya başladım. Hoca beğendi lisans çıktı falan derken bende bi mutluluk, böyle antremanları kaçırmıyorum deli gibi çalışıyorum derken bi maç günü geldi. Ben öyle izlemeye gelecektim o sırada bana yardımcı olan çocukla karşılaştık bana malzemelerini getir kadroya girersin dedi. Ben yanımda ayakkabımı götürdüm yedek olurum diye ve hoca ilk 11 de oynattı. Tabi 3-4 sezon sonra oynayınca bi heyecan oldu bende ama güzel oynadım 10-2 yenmiştik. Tabi sonra hayatıma yeniden heyecan girdi ve ben yeniden hayal kurarak uyumalara başladım
Futbola başladım, araştırdım soruşturdum hazırlandım falan derken herşeyi yaptım ve sonunda Safranbolusporla antremanlara çıkmaya başladım. Hoca beğendi lisans çıktı falan derken bende bi mutluluk, böyle antremanları kaçırmıyorum deli gibi çalışıyorum derken bi maç günü geldi. Ben öyle izlemeye gelecektim o sırada bana yardımcı olan çocukla karşılaştık bana malzemelerini getir kadroya girersin dedi. Ben yanımda ayakkabımı götürdüm yedek olurum diye ve hoca ilk 11 de oynattı. Tabi 3-4 sezon sonra oynayınca bi heyecan oldu bende ama güzel oynadım 10-2 yenmiştik. Tabi sonra hayatıma yeniden heyecan girdi ve ben yeniden hayal kurarak uyumalara başladım
21 Ocak 2016 Perşembe
Bir Deli
İşte tekrar baştan herşey.. Okulu ilk kazandığım zamanlar tanıştığım Mustafa diye birisiyle tekrar irtibat kurdum. Kendisi Safranboluspor da kaleci. Onun aracılığıyla Safranboluspor da antremanlara çıkmaya başladım, tabiki 4 sezon oynamamanın verdiği bi hamlamayla ilk antremanım rezaletti. Heyecanlanmalar dersen hat safhada. Top ayağıma gelince heyecanlanıyorum falan çok kötüydü ama antreman sayısı 3-4-5 derken gittikçe eski formuma dönüyordum daha iyi oynamaya başlıyordum. Ankara Demir Spor da ortada pas yapan hiç durmayan sert mücadele eden o "Stoper Kadir" e dönüyordum gün geçtikçe. Kendime güvenim tekrar geliyordu. Sonunda oldu. Hoca benden evrakları istedi, lisans çıkarıyorduk. Koştur koştur o gün evraklarımı hazırladım yetiştirdim ve şuan lisansım çıkmak üzere ve ben hayallerimi tekrar dan kurmaya başlıyorum. Tabi ki eksiklerim var tabi ki eskisi gibi ekstra dan çalışıp o eksikleri kapatacam. Ama en güzeli de işte o antreman sahasına çıktığımda o antreman bittiğinde antremandan yorgun yorgun dönerken ki mutluluğum. İşte ben orda mutluyum. Artık Karabük gözüme güzel görünmeye başladı. Kafama bişey takmıyorum düşünmüyorum çünkü kafamda güzel düşünceler oluyor. Galiba 1 buçuk 2 hafta burda yalnız başıma kalacam ama ben bundan şikayet edeceğimi sanmıyorum. Bakalım bu güzel günler ne kadar sürecek.
19 Ocak 2016 Salı
Buldum
Gelişen bazı güzel şeyler sonrasında Ankaraya 5 günlüğüne gittiğimde değişen çok şey vardı. İlk olarak saçımı vurdum üçe. Alkol alarak gaza gelip kendim yapamadım ama berber e verdim o gazı hiç affetmedi. O gelişen güzel olaylardan sonra kendimi bulduğumu anladım. Bunu Ankaraya ailemin yanına geldiğimde anladım. Kendimde ki değişimi en çok Ankara da fark edebiliyorum. Çünkü hayatım orda geçmiş. Eğer bunu okursa en çok sevinen insanlardan birisi de Siyah İnci olacak eminim. Çünkü kurduğum hayallerimin hepsinin peşindeyim. Bateri çalmayı öğrenecem, ilerde mühendis olduğumda olduğum şehirde bi grup bulacam ve o grupla çıkacam sahne de bateri çalacam. Tenis oynamak vardı, bunu da zamanla öğrenip birgün belki bir arkadaşımla belki sevgilimle belki eşimle oynayabilirim. Şuan hala dans derslerine gidiyorum ilerde daha kaliteli bir dans kursuna gidip belki gösteriye çıkabilirim ve dahası.. ve en önemlisi Futbol. Güzel şeyler beni bekliyor olabilir. Değmesin nazar bu güzel şeylere, detaylıca yazma zamanı gelecek.
Ama şunu anladım, kendimi buldum ben. Dahasına ihtiyacım yok.
Ama şunu anladım, kendimi buldum ben. Dahasına ihtiyacım yok.
4 Ocak 2016 Pazartesi
Değişen bir şeyler oluyor tabiki
Bugünlerde yaşadığım bir olaydan değişen bişeyler olduğunu fark ettim lan blog.
Yılbaşında Ramazan'la ikimiz de 0 (sıfır) ı görmüştük. 3 liramız mı kalmıştı ne. Benim hesabıma biraz para yatmış, 60 lirası Samet'e borcumdu, 20 lirası Ramazan'a 20 lira da bana kalıyor. Samet'in kardeşiyle kuzeni gelmiş Safranboluyu gezdirmeye götürecez. Normalde o 20 lira bize 1 hafta lazım olacağı için biz pek evden çıkmazdık, ama Samet'in yanında olmamız lazım beraber eğlenmemiz lazım o yüzden ben hiç düşünmeden gelirim dedim. Ramazan'a söyledim oda gelcekti tabi. Cebimde ki parayı hiç umursamadım, akşam dönerken döner ekmek te yedik gezerken çay falan da içtik tabi. Neyse o gün beraberdik çok eğlendik baya gezdik falan güzeldi hem bizde kafa dağıttık ne zamandır evden çıkmıyoruz. Ertesi günlerde spor salonuna gidiyoruz evde su bitti. Damacanayla alıyoruz ama damacanaya verecek para yok. Marketten 5 litrelik iki su aldım 2.30 tl ye, onu damacanaya döktük falan derken bende kaldı 2.5 tl. Diğer gün okula giderken dolmuşa verdim 1 lira, 50 kuruşa sınava girmeden su aldım ve kaldı 1 lira. Eve geldim Ramazan'la konuşuyoruz öyle spor salonuna gidecez hazırlanıyoruz falan bende 1 lira var kanka dedim. Ama hiç umrumda değil. Ne bir kaygılanma bir endişelenme ne bir tedirginlik ne bir üzüntü, hüzünlenme falan yok hiçbir şey. O kadar normal karşıladım ki. O an anladım işte değişen bişeyler oldu. Umrumda değildi cebimde 1 tl olması. Napayım 1 tl varsa yani, bu yüzden burda geçen sıkıcı günlerime biraz daha sıkıntı ekleyemeyecektim ya. Eskiye dönen şeyler oldu, umursamayan, kafasına takmayan, olduğu gibi yaşayan, Delikadir gibi düşündüğümü hissettim. Ben o 1 tl ile 1 hafta da yaşardım belki 2 belki 3 hafta da. Çünkü kafamda düşündüğüm şeyler değiştikten sonra onu umursayacak değilim. Çok basit değil mi ? Sporcu değil miyim, yürürüm. Elbet bir yerden para gelmeyecek mi bana? Sonsuza kadar 1 tl parayla yaşamayacam ya, elbet gelecek o para. Gelene kadar bu 1 tl olsun cebimde ne olacak. Çok mu çekinecem? Saçma sapan cafelere çağıran arkadaşlarıma param yok ya gelin bizde çay demleyim bizde çay içeriz demeyi. Gelirse ekime, gelmezse "tınn" sesi duyulur yani. Benim bu hayatta "benimle eğlenen" insana ihtiyacım var.
Gerçekten değişen bir şeyler olmuş, farkındayım. Güzel şeyler.
Yılbaşında Ramazan'la ikimiz de 0 (sıfır) ı görmüştük. 3 liramız mı kalmıştı ne. Benim hesabıma biraz para yatmış, 60 lirası Samet'e borcumdu, 20 lirası Ramazan'a 20 lira da bana kalıyor. Samet'in kardeşiyle kuzeni gelmiş Safranboluyu gezdirmeye götürecez. Normalde o 20 lira bize 1 hafta lazım olacağı için biz pek evden çıkmazdık, ama Samet'in yanında olmamız lazım beraber eğlenmemiz lazım o yüzden ben hiç düşünmeden gelirim dedim. Ramazan'a söyledim oda gelcekti tabi. Cebimde ki parayı hiç umursamadım, akşam dönerken döner ekmek te yedik gezerken çay falan da içtik tabi. Neyse o gün beraberdik çok eğlendik baya gezdik falan güzeldi hem bizde kafa dağıttık ne zamandır evden çıkmıyoruz. Ertesi günlerde spor salonuna gidiyoruz evde su bitti. Damacanayla alıyoruz ama damacanaya verecek para yok. Marketten 5 litrelik iki su aldım 2.30 tl ye, onu damacanaya döktük falan derken bende kaldı 2.5 tl. Diğer gün okula giderken dolmuşa verdim 1 lira, 50 kuruşa sınava girmeden su aldım ve kaldı 1 lira. Eve geldim Ramazan'la konuşuyoruz öyle spor salonuna gidecez hazırlanıyoruz falan bende 1 lira var kanka dedim. Ama hiç umrumda değil. Ne bir kaygılanma bir endişelenme ne bir tedirginlik ne bir üzüntü, hüzünlenme falan yok hiçbir şey. O kadar normal karşıladım ki. O an anladım işte değişen bişeyler oldu. Umrumda değildi cebimde 1 tl olması. Napayım 1 tl varsa yani, bu yüzden burda geçen sıkıcı günlerime biraz daha sıkıntı ekleyemeyecektim ya. Eskiye dönen şeyler oldu, umursamayan, kafasına takmayan, olduğu gibi yaşayan, Delikadir gibi düşündüğümü hissettim. Ben o 1 tl ile 1 hafta da yaşardım belki 2 belki 3 hafta da. Çünkü kafamda düşündüğüm şeyler değiştikten sonra onu umursayacak değilim. Çok basit değil mi ? Sporcu değil miyim, yürürüm. Elbet bir yerden para gelmeyecek mi bana? Sonsuza kadar 1 tl parayla yaşamayacam ya, elbet gelecek o para. Gelene kadar bu 1 tl olsun cebimde ne olacak. Çok mu çekinecem? Saçma sapan cafelere çağıran arkadaşlarıma param yok ya gelin bizde çay demleyim bizde çay içeriz demeyi. Gelirse ekime, gelmezse "tınn" sesi duyulur yani. Benim bu hayatta "benimle eğlenen" insana ihtiyacım var.
Gerçekten değişen bir şeyler olmuş, farkındayım. Güzel şeyler.
En'lerimden birisi
Ramazan birkaç kez Ankara'ya gelmişti. Sefa getirmişti sözde çocuğu gezdirecekti ama bir türlü Ramazan'ın beklediği gibi yada Sefa'nın Karabük'te anlattığı gibi gezdirememişti. Bende heveslenmiştim, benim misafirim doya doya gezdireyim çocuğu, eğlensin gitsin diye.
Vizelerden sonra gittik Ramazan'ın tiyatro çalışmalarından dolayı 3-4 günümüz vardı zaten. İlk gün metroya bindik gezdik biraz, bana ayakkabı baktık falan. Kızılay da Haticeyle buluştuk. Don Kişot'a oturduk Haticeyi bekledik, bi tavla attık şansım yanımdaydı yine. Hatice gelince Behzat Ç. nin vazgeçilmez mekanı Teras Bar'a gidelim dedim. Orda birkaç bira içtik baya eğlendik. Ordan Ankamall derken günümüz bitti. Ertesi gün bomba bir gün bizi bekliyordu. Öğlenden çıktık garsonluk yaptığım Kahve Dünyasına götürdüm Ankara'nın meşhur 7. Cadde sini gezdik falan Kızılay'a geçtik. Hicret,Buket,Ömer gelecekti beraber takılacaktık ve çoğu birbirini ilk defa göreceklerdi içimde bi korku vardı acaba anlaşamazlarsa diye. Biz Ramazan'la Kızılaya geçtik ben Olgunlardan kitap falan aldım. Ordan yine Don Kişot'a gittik. Çok güzel bi mekandı çok hoşuma giderdi. Önce Hicret geldi oturduk bana sohbet muhabbet Ramazan'la Hicret tanıştılar. Buket geldi aşağı indik derken Ömer'de katıldı bize. A.O.Ç. a gidip meşhur kokoreç yiyecektik. Hep beraber Sıhhiye'ye yürüdük ordan banliyo ile geçtik. biz üç erkek kokoreç yedik kadınlar köfte. Ateşin yanında çok eğlenceli bi yemek olmuştu. Ordan yürüyoruz bilmediğimiz bir yola, Kızılay'a gitmemiz lazım. Bir şekilde bi durak bulduk otobüs bekliyoruz şansımıza geldi. Ben dedim ki canlı müziğe gidelim hem müzik dinleriz hem eğleniriz. Bu arada hepsi çok iyi anlaştı çok eğleniyorduk. Tabi Ömer yakın bir zamanda Kübra'yla sevgili olduğu için ve aramızda ufak bir tartışma olduğundan biraz tedirgindi rahat değildi hissetmiştim. Konur sokakda Turuncu Cafe nin canlı müzik yerine gittik ve işte orda hayat başladı. Canlı müzik var ve bir Rock grubu sahnede. Biz Karabük'te saçma sapan bi gitar çalan çocuk çıkıp hep aynı şarkıları söyleyip en sona "Ankara'nın Bağları, Şişeler" i bağladığı için canlı müzik anlayışımız değişmişti. Ben bu rock grubu görünce çok mutlu oldum neyse masa falan ayarladık içecekleri söyledik. Daha girer girmez eğlenmeye başladık zaten. Ufak bir korku yaşadım babam aradı kredi kartı yanımda kalmıştı ve kredi borcu yatacaktı, erken gelin mesajı verdi. Tadım kaçmıştı. Sonra bi şekilde hallettik ve eğlenceye devam. Şarkılar söylüyoruz muhabbet sohbet derken çok eğlenceli anlar yaşadım. Hala gözümün önünde Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı parçasının "İşçisin Sen, İşçi Kal" kısmını Hicret'le aynı anda söylediğimizi. Buket Hicret'e benim hakkımda aslında güzel şeyler söyleyip ama bana sanki kötü şeyler söylüyorum havası vermesi falan çok güzel anlar yaşadıydım. Çok eğlenmiştim. Çünkü eğlenmemin sebeplerinden birisi de Ramazan gerçekten çok eğlenmişti belli oluyordu. Bu sefer geldiğine pişman değildi çocuk.
Merdivenlerden inerken Hicret'i sırtıma alacaktım bana güvenmedi güçsüzüm sandı ama kafama koydum bir dahaki sefere sırtlayacam inecem. Gösterecem ne kadar güçlü olduğumu.
İşte unutamadığım, en çok eğlendiğim günlerden birisi de böyleydi. O gün mutluluğumda yanımda olmasını istediğim birkaç dostum eksikti ama belki birgün yine hepsi bir arada eğleniriz.
Vizelerden sonra gittik Ramazan'ın tiyatro çalışmalarından dolayı 3-4 günümüz vardı zaten. İlk gün metroya bindik gezdik biraz, bana ayakkabı baktık falan. Kızılay da Haticeyle buluştuk. Don Kişot'a oturduk Haticeyi bekledik, bi tavla attık şansım yanımdaydı yine. Hatice gelince Behzat Ç. nin vazgeçilmez mekanı Teras Bar'a gidelim dedim. Orda birkaç bira içtik baya eğlendik. Ordan Ankamall derken günümüz bitti. Ertesi gün bomba bir gün bizi bekliyordu. Öğlenden çıktık garsonluk yaptığım Kahve Dünyasına götürdüm Ankara'nın meşhur 7. Cadde sini gezdik falan Kızılay'a geçtik. Hicret,Buket,Ömer gelecekti beraber takılacaktık ve çoğu birbirini ilk defa göreceklerdi içimde bi korku vardı acaba anlaşamazlarsa diye. Biz Ramazan'la Kızılaya geçtik ben Olgunlardan kitap falan aldım. Ordan yine Don Kişot'a gittik. Çok güzel bi mekandı çok hoşuma giderdi. Önce Hicret geldi oturduk bana sohbet muhabbet Ramazan'la Hicret tanıştılar. Buket geldi aşağı indik derken Ömer'de katıldı bize. A.O.Ç. a gidip meşhur kokoreç yiyecektik. Hep beraber Sıhhiye'ye yürüdük ordan banliyo ile geçtik. biz üç erkek kokoreç yedik kadınlar köfte. Ateşin yanında çok eğlenceli bi yemek olmuştu. Ordan yürüyoruz bilmediğimiz bir yola, Kızılay'a gitmemiz lazım. Bir şekilde bi durak bulduk otobüs bekliyoruz şansımıza geldi. Ben dedim ki canlı müziğe gidelim hem müzik dinleriz hem eğleniriz. Bu arada hepsi çok iyi anlaştı çok eğleniyorduk. Tabi Ömer yakın bir zamanda Kübra'yla sevgili olduğu için ve aramızda ufak bir tartışma olduğundan biraz tedirgindi rahat değildi hissetmiştim. Konur sokakda Turuncu Cafe nin canlı müzik yerine gittik ve işte orda hayat başladı. Canlı müzik var ve bir Rock grubu sahnede. Biz Karabük'te saçma sapan bi gitar çalan çocuk çıkıp hep aynı şarkıları söyleyip en sona "Ankara'nın Bağları, Şişeler" i bağladığı için canlı müzik anlayışımız değişmişti. Ben bu rock grubu görünce çok mutlu oldum neyse masa falan ayarladık içecekleri söyledik. Daha girer girmez eğlenmeye başladık zaten. Ufak bir korku yaşadım babam aradı kredi kartı yanımda kalmıştı ve kredi borcu yatacaktı, erken gelin mesajı verdi. Tadım kaçmıştı. Sonra bi şekilde hallettik ve eğlenceye devam. Şarkılar söylüyoruz muhabbet sohbet derken çok eğlenceli anlar yaşadım. Hala gözümün önünde Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı parçasının "İşçisin Sen, İşçi Kal" kısmını Hicret'le aynı anda söylediğimizi. Buket Hicret'e benim hakkımda aslında güzel şeyler söyleyip ama bana sanki kötü şeyler söylüyorum havası vermesi falan çok güzel anlar yaşadıydım. Çok eğlenmiştim. Çünkü eğlenmemin sebeplerinden birisi de Ramazan gerçekten çok eğlenmişti belli oluyordu. Bu sefer geldiğine pişman değildi çocuk.
Merdivenlerden inerken Hicret'i sırtıma alacaktım bana güvenmedi güçsüzüm sandı ama kafama koydum bir dahaki sefere sırtlayacam inecem. Gösterecem ne kadar güçlü olduğumu.
İşte unutamadığım, en çok eğlendiğim günlerden birisi de böyleydi. O gün mutluluğumda yanımda olmasını istediğim birkaç dostum eksikti ama belki birgün yine hepsi bir arada eğleniriz.
31 Aralık 2015 Perşembe
Yılın son yazısı olsun
Tabiki ne kadar ufak olsa da bi yılbaşı partimiz var. Önce yemeğimizi bi yiyelim de. 2016 yılı bu yıldan daha iyi olmasını umarım. Ulan önümde ki yılda gitmediğim gezmediğim diğer ülkelere gitmeyi isterim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)